İslamiyetten Önce Kurulan Türk Devletlerinde Kültür ve Uygarlık

İslamiyetten Önce Kurulan Türk Devletlerinde Devlet Yönetimi


1. Eski Türk toplumunda ulus çeşitli alt birimlerden oluşmuştur. Bunlardan ilki Oguş'tur. Aile, anlamına gelmektedir. İkinci olarak Urug, yani soy gelmektedir. Üçüncüsü Bod veya Boy'dur. Boy, aile ve soyların biraraya gelmesiyle oluşur ve bir bey tarafından yönetilirdi. Boy beyleri aile reisleri arasınki secimle belirlenirdi. Boylar birliğine Bodun denilir, başında bey veya Kağan bulunurdu.

2. Siyasi örgütlenmenin en üst kademesini oluştaran devlet eski Türklerde "İl" veya "El" kelimesi ile belirtilmiştir. Devletin başında çeşitli ünvanlar taşıyan hükümdarlar bulunurdu. Bu ünvanlar Şanyü, Kağan, Han, Hakan, İdikut'tur. Hükümdarlara devleti yönetme yetkisinin Gök-Tanrı tarafından verildiğine inanılırdı. Bu yetkiye "Kut" denirdi. Bu yüzden kanında Kut olan herkesin devlet yönetimde hak sahibi olduğuna inanılırdı. Saltanat kavgalarının temel nedeni bundan kaynaklanmaktadır. Hükümdarın eşlerine Katun (Hatun) unvani verilirdi. Hükümdarın oturduğu başkente "Ordu" denilirdi.

3. Devlet iki idari bölgeye ayrılarak yönetiliyordu. Daha çok sağ-sol, Kuzey-Güney, Doğu-Batı şeklinde ayrılırdı. Hükümdar sol taraftaki bölgeyi yönetirdi.

• Bölümlerin basında bulunan yöneticiler hükümdarın mutlak otoritesini tanırlar. mecliste toplanırlar ve ortak hareket ederlerdi.

4. Devlet yönetiminde buyruklar (bakan), içbuvruklar (saray işleri ile ilgili bakan), Tarkan, apa (saray görevlileri), tudun (vali), tekin (şehzade), subaşı (ordu komutanı), bitigciler (katip), yargucı (tercüman, elçiler, yargıçlar), agılıg (hazine) görevlileri sorumluluk alan ve çalışan memurlardır.

5. Devlet, töre (törü) ile işleyişini düzenlemektedir. Devlet ile töre birbirini tamamlamış Törenin uygulanması bir adli örgütlenme ile mümkün olmuştur.

6. Devletin sivil yönetim dışında en önemli unsurunu ordu oluşturmuştur. Ordu'nun en küçük birimi 10 kişiliktir. En büyük birim ise on bin kişiden fazla olan tümendir.

• Türklerde ilk düzenli orduyu Mete kurmuştur. Mete'nin bulduğu onlu askeri sistem günümüz ordularının temelini oluşturmuştur.

7. Devlette siyasi, askeri ve ekonomik kararların alındığı meclis vardı. Bu meclise Toy veya Moğoka adıyla Kurultay denilmekteydi. Bu meclise katılma hakkına sahip olanlara da Toygun adı verilmiştir. Hükümdar kurultayın başkanıdır. Kendisi bulunmadığı zamanlarda Aygucı ve Üge tarafından yönetilirdi. Kurultay Meclisine Toygun Meclisi adı da verilmiştir.

İslamiyetten Önce Kurulan Türk Devletlerinde Din ve İnanış


1. Türklerin en eski inançları Totemizm'dir. Totemlerine Ongun adını vermişlerdir.

2. Eski Türkler doğada bir takım gizil kuvvetlerin varlığına inanıyorlardı. Dağ, tepe, kaya, ırmak, su, ağaç, orman, demir, güneş, ay, yıldız, gök gürültüsü, şimşek gibi unsurlar kutsal varlıklar olarak kabul edilmiştir. Türkler, gök, güneş, ay, yer ve suya kurban sunarlardı.

3. Eski Türk topluluklarının dini inanışlarına göre, Gök-Tanrı tek yaratıcı olarak görülmektedir. Hemen hemen bütün Türk toplumlarında kurban sunulan varlıkların başında ve hepsinin üstünde Gök-Tanrı vardır. Bu dine göre yıldız, güneş ve ay önemli kavramlardır. Hükümdar Gök-Tanrı, tarafından görevlendirilir ve dünyayı yönetirdi.

4. Eski Türk toplumuna damgasını vuran Şamanizm dinidir. Bu anlayış dinden çok bir sihir karakterine sahiptir. Şamanizm'de bu işi yapan kişiye Şaman (Kam) denilmektedir. Şamanizme göre bütün dünya iyi ve kötü ruhların etkisi altındadır. Şamanlar düzenlenen ayinlerde ruhlar ile ilişkiye geçip onları hoşnut ve razı ederek istenilen sonucu almaya çalışırlardı. Şamanlık bilgisinin genetik olduğuna ve babadan oğula geçtiğine inanılırdı. Devletin ileri gelenleri devlet işlerinde Şamanların düşüncelerini alırlardı.

5. Türklerde ölümden sonra yaşam inancı bulunmaktadır. Öldükten sonra öbür dünyada yaşam inancından dolayı, ölen kimsenin sağlığında öldürmüş olduğu kimselerin resimlerini tahtalar üzerine oyup mezara koyarlardı. Bu inanışa göre öldürdüğü insanlar öbür dünyada hizmetçileri olacaktı. Ölüyü atıyla birlikte gömme de yaygın bir inanıştı. Birisi öldüğü zaman yanına atını, bütün takımlarıyla birlikte gömerlerdi. Çünkü atında sahibi gibi dirileceğine ve sahibinin bu ata binerek uzun cennet yoluculuğunu, atla rahatça yapacağına inanırlardı. Göktürklerde ölü törenle çadırlara konurdu. Koyun ve at kurban edilirdi. Çadır etrafında at yarışları yapılırdı. Ölü bütün serveti ve atıyla birlikte yakılırdı. Külü ve kemikleri bir yıl sonra yapılan bir törenle mezara konulurdu ve tekrar kurban kesilerek tören yapılırdı. Mezarın üstüne yaşamda iken öldürdüğü düşman sayısınca onları temsil eden taştan insan şekilleri (Balbal) konurdu. Kurban edilen hayvanların etleri yenir, başları, ayakları, derileri ve kuyrukları bir tahtanın üstünde mezarın başına asılırdı. Bunlar ölünün öbür dünyaya giderken bineceği hayvanlar olarak kabul edilirdi.

6. Türkler arasında yukarıda gördüğümüz inançlardan başka diğer dinler de yayılmıştır. Budizm, Maniheizm, Taoizm, Hıristiyanlık ve Musevilik gibi dinler çeşitli dönemlerde kabul edilmiştir. Bu dinlerde Türk kültürünü etkilemiştir.

• Türkler eski inançlarını tamamen kaybetmemişlerdir. Örneğin, Mani dini et yemeyi yasak etmişti. Fakat Uygurlar et yemeye devam etmişlerdir. Mani dininin tüccar ve kentli dini olması Uygurlarda bilim, edebiyat ve sanat alanında gelişmelere yol açmıştır.

İslamiyetten Önce Kurulan Türk Devletlerinde Sosyal ve Ekonomik Yaşam


1. Eski Türkler göçebe toplum özelliği gösterirlerdi. Yerleşik yaşama geçmeye başlayınca sosyal yapı da değişikliğe uğramıştır.

2. Sosyal yaşamda en önemli unsur bireydir. Birey bağlı bulunduğu ailenin daha geniş anlamda kabile ve boyun özelliklerini taşır. Eski Türk toplumunda aile babaerkil tipindedir. Aile çadırda yaşardı. Çadırın ortasında ateş yakılan bir yer vardı. Burası evin en kutsal yeridir.

3. Sosyal yaşamda önemli bir özellik te hukuktur. Hem yönetilenlerin hem de yönetenlerin uymaya zorunlu oldukları ve bir tek kişinin iradesiyle değişmeyen kurallara Türkler "töre" demişlerdir. Töre üç özellikten meydana gelmiştir. Halk, toy ve hükümdar. Halkın koyduğu kurallar gelenek şeklinde nesilden nesile aktarılır. Aile, mülkiyet, miras gibi kuralların hepsi1 gelenekseldir. Kurultayda beyler tarafından alınan kararlar hukuki bir düzen ortaya koymuştur. Ayrıca hükümdarlar devlet yönetimi. için birtakım kurallar ortaya koymuştur. Bütün bunlar töreyi meydana getirmiştir. Bu hukuk, kamu hukuku, ceza hukuku, özel hukuk olarak karşımıza çıkmaktadır.

4. Eski Türklerde ekonomik yasam büyük ölçüde hayvancılığa dayanıyordu. Hunlarda ekonomik yaşam hayvancılık, tarım, balıkçılık ve yağmacılığa dayanıyordu. Bu mallar aynı zamanda ihraç ediliyordu. Göktürkler döneminde de ekonomik yaşamda fazla bir değişiklik olmamıştır. Göktürkler ihtiyaç fazlası malları Çin ipeği ile değiştirme yolları aramıştır. Uygurlar döneminde Çin'le yapılan ticaretin çok geliştiğini biliyoruz.

İslamiyetten Önce Kurulan Türk Devletlerinde Yazı, Dil ve Edebiyat


1. Türkler, Orhun alfabesi veya Göktürk alfabesi adı verilen alfabe ile yazılı edebiyatın en güzel örneklerini vermiştir, Uygurlar 18 harften meydana gelen Uygur alfabesini kullanmışlardır. Kitap basma tekniğini da bilen Uygurlar, çağdaş matbaanın temelini oluşturan hareketli harf sistemini bulmuşlar ve bu sistemde kitap basmışlardır.

2. Sözlü edebiyat örnekleri, Türklerin yaşam felsefelerini, yaşayışlarını anlatan "savlar", ölen büyükler için sevgi dolu sözler içeren "sagular, şölenlerde müzik ile bazı şiirlerin söylendiği "koşuk”lardır. Sözlü edebiyatın en önemlisi "destan”ardır. Türk destanları İslamiyet’ten önceki gelenek, inanç, töre ve yaşam tarzını öğrenmek için önemli birer kaynaktır. Bunlar;

Hunlar —> Oguz Kağan Destanı
Göktürkler —> Ergenekon Destanı
Uygurlar —> Türeyiş ve Göç Destanı
Kırgızlar —> Manas Destanı
İskitler —> Şu Destanlarıdır

3. Uygurlar dönemine ait olup X., XV. yy.’larda yazıldıkları tahmin edilen borç-alıp verme, kiralama, alım-satım, vasiyetnameler, vakfiyeler gibi çeşitli kurumlara ait eserler Uygurların sosyal yaşamını anlatan önemli eserlerdir.

İslamiyetten Önce Kurulan Türk Devletlerinde Bilim ve Sanat


1. Orta Asya Türklerinin "On iki Hayvanlı Takvim" adını verdikleri takvimi düzenlemeleri, bu dönemde astronomi alanında bilgi birikimlerinin olduğunu ortaya koymaktadır. Bu takvim Türklerde Hicri Takvim’in yaygınlaşmasına kadar devam etmiştir.

2. Türkler bilim adamlarına çok büyük önem vermişlerdir. Kağan bu bilim adamlarını daima yanında bulundurmuştur. "Tayanç" veya "keneşçi" denilen bu danışmanlar kağanların her toplantısına katılmışlardır. Danışmanların bulunduğu bu meclise "Keneş Meclisi" adı verilmiştir.

• Bu kurum Selçuklularda "bilimler ve ihtiyar meclisi", “müşavere meclisi”, Osmanlılarda da Meclis-i Meşveret adıyla yaşamıştır.

3. Eski Türkler göçebe toplum olduklarından sanat eserleri de taşınabilir malzemeden, çoğunlukla deri, ahşap, metalden yapılmıştır. Ancak Uygurlarda yerleşik yaşamın sonucu olarak yapılan Budist manastırları, saraylar ve bunların iç düzenlemeleri ilgili sanatları dikkati çekmektedir. Anıt-Kabirlerde önemli sanat eserleridir.

4. Bedizçi adı verilen Uygur ressamları resimde oldukları kadar yazı sanatında ileri gitmişlerdir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Coğrafya Dersleri Kazanımları Listesi

Coğrafi Konumun Türkiye Ekonomisine Etkileri

2014 TÜİK Tarım ve Hayvancılık Verileri