Kayıtlar

Şubat, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Karmaşık Akarsu Rejimleri

Karma rejimli akarsularda su seviyesi yıl içerisinde bir kaç kez yükselme ve düşme göstermektedir. Bu rejimdeki akarsular, yılın muhtelif devrelerinde kar ve yağmurla farklı dönemlerde düşen yağmurlarla da beslenmektedir. Geniş bölgelere yayılmış bulunan akarsuların muhtelif kesimlerinde birbirine benzemeyen rejimler görülmektedir. Akarsu havzasının geniş bir alana yayılmış olması ve rejimi etkileyen faktörlerin birden fazla olması, yağmur ve karın akarsuyu beslemedeki hissesinin farklı olması ve farklı rejimlerde bulunan kolların arta akarsu üzerinde oluşturduğu karmaşık değişiklikler, rejimin karma ve karmaşık bir durum almasına neden olmaktadır. Yağmurlu Karmaşık Rejim Bu rejim tipi, dönenceler arası (intertropikal) kuşakta yer alan büyük akarsularda görülür. Rejim Özerinde etkili faktör sadece yağış olmakla beraber, yağış, miktarının yıl esnasında iki maksimum, iki minimum göstermesi veya akarsu havzasında farklı yağış rejimlerinin bulunması ve buna bağlı olarak muhtelif farklı

Basit Akarsu Rejimleri

Buzul Rejimi Bu akarsular, dağlık alanlarda ve yüksek enlemlerde görülmekte olup, buzların eridiği devrelerde akımda yükselme, kış döneminde bir çekilme veya tamamen kuruma meydana gelmektedir. Dağlık bölgelerdeki akarsular veya büyük bir akarsuyun dağlık alandan kaynaklanan kolu üzerinde görülen bu rejim, akarsu havzasının orta ve aşağı mecrasında önemini kaybetmektedir. Bu rejime giren kuzey yarım küresindeki akarsularda, buzların eridiği Temmuz ve Ağustos aylarında bir seviye yükselmesi, Ekimden Mayıs ayı sonuna kadar süren soğuk devrede, Ocak ve Şubat ayları su seviyesinin minimum olduğu aylardır. Alp dağlarındaki akarsular, bu rejim tipine örnek teşkil eder. Kar Rejimi Yağışların kar şeklinde düştüğü ve karın uzun süre yerde kaldığı bölgelerde yer alan akarsuların rejim tipidir. Ana hatlarıyla buzul rejimine benzer. Fakat ondan farklı olarak yükselme değeri daha azdır. Seviye alçalması ise, buzul rejimindeki kadar fazla değildir. Bu rejimi gösteren akarsular karlı-dağ ve karlı-ova

Akarsu Rejim Tipleri

Resim
Akarsuların yıl içerisinde yataklarında görülen akım değişmelerine ve bunların gösterdikleri özelliklere göre yani, akımın yıl içerisinde gösterdiği değişmelere göre farklı rejim tipleri tespit edilmiştir. Rejim üzerinde sadece bir etmen hakim rol oynuyorsa, bu rejim tipine basit rejim, birden çok etmen rol oynuyorsa, buna da karmaşık rejim ismi verilir. • Basit Akarsu Rejimleri • Karmaşık Akarsu Rejimleri

Akarsu Rejimini Etkileyen Faktörler

Resim
Rejim, yıl içindeki akım değişmeleri olduğuna göre, akımın az veya çok olmasında etkili olan etmenler, akarsu rejimi üzerinde de etkili olurlar ve rejim tiplerini belirlerler. Akarsu Rejimini Etkileyen İklim Faktörleri Akarsu rejimi , akarsu havzasında hüküm süren iklim faktörlerinden önemli ölçüde etkilenmektedir. Nitekim yıllık yağış miktarı, yağışın aylara ve mevsimlere dağılışı, yağışın düşüş şekli, yağışın şiddeti akım üzerinde etkili olmaktadır. Örnek olarak; yazları kurak geçen Akdeniz iklimi şartlarının hüküm sürdüğü bölgelerde yazın akarsular çekilmekte ve hatta kurumakta, kışın ise artan yağış şartlarına bağlı olarak akım artmaktadır. Kar yağışlarının hakim olduğu yüksek alanlarda ve yüksek enlemlerde kış döneminde akım zayıflamakta, karların eridiği ve yağışların yağmur halinde düştüğü yaz döneminde ise akım yükselmektedir. Sıcaklık da, akarsu rejimi üzerinde son derece etkilidir. Nitekim sıcaklığın artması bir taraftan buharlaşmanın artmasına, diğer yandan da k

Akarsular

Resim
Yeryüzünde yatak adı verilen uzun çukurluklarda, en az bir mevsim boyunca akan su kütlelerine akarsu adı verilir. Büyüklüklerine göre ırmak (nehir), su, çay, öz ve dere gibi isimler alan akarsular çeşitli kaynaklarla beslenir. Yağmur suları, eriyen kar ve buz suları, kaynak suları bu kaynakların başlıcalarıdır. Çeşitli kollara sahip olan akarsular genelde denizlere ya da göllere dökülür. Ancak suları denize ulaşamadan yer altında kaybolan ya da kuruyan akarsular da vardır. Akarsuyun en uzun kolunun ilk çıktığı yere kaynak , akarsuyun döküldüğü yere ise ağız adı verilir. Akarsuyun kolları ile birlikte sularını topladığı alanın tamamına havza adı verilir. Akarsu havzalarını birbirinden ayıran ve sıradağların doruklarından geçen doğal sınıra su bölümü çizgisi denir. Yeryüzünde birbirinden farklı akarsu havzaları vardır. Bu havzalardan sularının tamamı denize ulaşanlarına açık havza , suları yer şekilleri, iklim koşulları gibi çeşitli nedenlerle ulaşamayanlarına kapalı havza de

Dünyanın Başlıca Büyük Gölleri

Resim
Superior Gölü, Kanada ile ABD arasında yer alır. Dünyanın alan olarak en büyük tatlı su gölüdür. Superior Gölü, Kanada kalkanının Güneyinde genişler ve Sault Sainte Marie'de Huron Gölüne bağlandığı Sainte Marie Nehrine kavuşur. Buzul Devri'nde oluşan gölde bol miktarda balık bulunur. Suları kışları buz tutmasına rağmen altı yedi ay boyunca gemi ulaşımı çok işlektir. Superior Gölü Gölün Adı Bulunduğu Anakara Yüzölçümü (km²) Hazar * Asya 37.1000 ** Superior Kuzey Amerika 82.700 Victoria Doğu Afrika 82.100 Aral Orta Asya 64.500 Huron Kuzey Amerika 59.800 Michigan Kuzey Amerika 58.300 Tanganyika Doğu Afrika 35.100 Baykal Sibirya 31.500 Büyük Ayı Kuzey Amerika 31.100 Malavi Doğu Afrika 30.800 Büyük Esir Kuzey Amerika 28.900 Çad Orta Afrika 28.000 Erie Kuzey Amerika 25.900 Winnipeg Kuzey Amerika 24.300 Ontario Kuzey Amerika 18.800 Ladoga Doğu Avrupa 18.400 Balkaş Orta Asya 17.300 Toplam 1.008.500 * Birçok kaynakta deniz olarak kabul edilir. ** Yüzölçümü

Havzası En Büyük Akarsular

Resim
Kongo, Orta Batı Afrika'nın en uzun akarsuyudur. Chambeshi koluyla birlikte 4.700 km uzunluk ile Afrika'nın Nil'den sonra en uzun ikinci akarsuyudur. Akarsu kollarıyla birlikte Amazon'dan sonra dünya'nın 2. en büyük yağmur ormanını beslemektedir. Dünyanın en uzun 5. akarsuyudur. Ekvator çizgisini iki kez kesmektedir. Afrika kıtasında debisi en yüksek akarsuyudur. Kongo'nun kenarında Afrika kıtasının en modern kentlerinden olan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin başkenti Kinshasa kenti bulunmaktadır. Kongo nehrinin Atlas Okyanusu'nda denize döküldüğü yerden 560 km içeride kurulmuş olan bu başkentin hemen karşı kıyısında yine Afrika kıtasının ülkelerinden olan Kongo Cumhuriyeti'nin başkenti olan Brazzaville şehri yer almaktadır. Bu iki kent dünyada birbirine en yakın olan iki başkenttir. Arasında sadece Kongo nehri bulunmaktadır. Kongo Cumhuriyeti ile Demokratik Kongo Cumhuriyetinin sınırını teşkil eden bu akarsu Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Angol

Dünyanın Başlıca Akarsuları

Resim
Güney Amerika'da yer alan Amazon, Afrika'daki Nil Nehri ile birlikte dünyanın en uzun akarsularından biridir. Büyük Okyanus'a 160 km mesafede, Peru'daki And Dağları'nın doruklarından doğarak doğuya doğru bir seyir izleyip Atlas Okyanusu'na dökülür. 6.400 km uzunluğundaki Amazon'un taşıdığı su miktarı Mississippi, Nil ve Yangtze Nehirlerinin taşıdıkları suların toplamından fazladır (tüm dünya akarsularının taşıdığı suyun yaklaşık % 20-25'ini taşıdığı sanılmaktadır). Amazon, yaklaşık yıllık ortalaması 180.000 m³/sn olan debisiyle ve suladığı alanın büyüklüğü itibarıyla da birinci sıradadır. Denize döküldüğü Atlas Okyanusu kıyılarında genişliği yaklaşık 240 km'dir. Amazon Nehri Akarsuyun Adı Ait Olduğu Ülke Uzunluğu (km) Amazon Peru - Brezilya 7000 Mississippi ABD 6000 Nil Uganda - Sudan - Mısır 6500 Sarı Irmak Çin 5200 Obi Rusya 5200 Yenisey Rusya 4750 Amur Moğolistan - Rusya - Çin 4700 Kongo Kongo - Zaire - Angola 4640 Lena Rusya 460

Toprak Erozyonu

Resim
Toprak yüzeyinin akarsu, sel suları, rüzgar gibi dış kuvvetler tarafından aşındırılarak taşınması olayına toprak erozyonu denir. Özellikle tarım alanlarını tehdit eden toprak erozyonunun gerçekleşmesi bazı nedenlere bağlıdır. Toprak Erozyonunu Oluşturan Etkenler Arazideki Eğimin Fazla Olması Eğimli yamaçlarda suların yüzeysel akışa geçmesi daha kolaydır. Bu nedenle bu yamaçlarda toprak erozyonu kuvvetlidir. Bitki Örtüsünün Tahrip Edilmesi Bitkiler kökleri aracılığıyla toprağı tuttuklarından erozyonu azaltır. Bu nedenle erozyona açık yamaçlardaki bitki örtüsünün tahrip edilmemesi gerekir. Ancak meralardaki bilinçsiz otlatma, ağaç kesme ve orman yangınları gibi nedenlerle bitki örtüsünün tahrip edilmesi toprak erozyonunu artırmaktadır. Ayrıca ürün toplandıktan sonra geride kalan anız örtüsü de bir süre bitki örtüsü görevi yapmaktadır. Bu nedenle bu örtünün yakılmaması gerekir. Yağışların Düzensiz Olması Yağışların yetersiz ve düzensiz olduğu yarı kurak sahalarda anide

Heyelan Sebepleri ve Türleri

Resim
Anakaya üzerindeki enkaz örtüsünden veya topraklardan meydana gelmiş kütlelerin, yerçekiminin tesiri ile yerlerinden koparak vadi tabanına doğru veya alçak bir sahaya doğru yer değiştirmesi olayına heyelan adı verilmektedir. Ancak yeryüzünde meydana gelen her heyelan hızlı bir şekilde ya da birdenbire olmaz. Bazı heyelanlar derece derece meydana gelirler. Heyelana Sebep Olan Başlıca Faktörler Eğim Eğimin çok olduğu sahalarda heyelan olasılığı fazladır. Faylarla parçalanmış sahalarda çok dik eğimli yamaçlar olduğundan, bu sahalarda heyelan kolayca meydana gelir. Gevşek yapıdaki malzemenin denge açısından herhangi bir sebeple aşıldığı takdirde heyelan meydana gelir. Suya Doygunluk Heyelan genellikle yağışlı veya zeminin nemli olduğu mevsimlerde meydana gelir. Şiddetli veya devamlı yağışlı ya da karların erimesi zemini meydana getiren kayaların ve örtüyü meydana getiren enkazın içerisine fazlaca suyun sızmasına sebep olur. Bunun sonucunda su ile temasta olan kısımlarda

Toprak Tipleri

Resim
Yeryüzünde görülen başlıca toprak tipleri oluşumlarına göre taşınmış topraklar ve yerli topraklar olmak üzere iki ana gruba ayrılır: Taşınmış Topraklar Akarsu, sel suları, buzul ve rüzgâr gibi dış etkenler tarafından başka bölgelerden koparılan ve taşınan kum, kil, mil ve çakıl gibi malzemelerin çeşitli alanlarda biriktirilmesiyle oluşan topraklardır. Akarsuların oluşturduğu alüvyon, buzulların oluşturduğu moren ve rüzgarların oluşturduğu lös bu tür topraklardır. Taşınmış toprakların en önemli özelliği içlerindeki mineral çeşitliliği nedeniyle verimli olmalarıdır. Yerli Topraklar Ana kayanın, bulunduğu bölgedeki iklim koşullarının etkisiyle olduğu yerde çözünmesiyle oluşan topraklardır. Bu tür topraklar, iklim bölgelerine göre nemli bölge toprakları ve kurak bölge toprakları olarak iki gruba ayrılır. Nemli bölge toprakları, yağışın yeterli olduğu bölgelerde çoğu kez gür bitki örtüsü altında oluşurlar. Bu nedenle organik maddece zengin olan bu topraklar genelde koyu renkl

Taşların Çözülmesi ve Toprak Oluşumu

Resim
Yer kabuğunun ana malzemesi taşlardır. Çeşitli minerallerin bileşiminden oluşan ve genellikle sert olan taşlar, sürekli olarak atmosferle temas halindedir. Bu nedenle başta iklim olayları olmak üzere çeşitli etkenlerin etkisiyle taşların çatlaması, parçalanması ve dağılması olayına taşların çözülmesi denir. Taşların Çözülme Şekilleri Fiziksel (Mekanik) Çözülme Taşların günlük sıcaklık farkları, donma - çözülme olayları gibi fiziksel yollarla çatlayarak, parçalanması ve dağılması olayıdır. Taşlar en çok sıcaklık farklarına bağlı olarak fiziksel çözülmeye uğrar. Özellikle günlük sıcaklık farkının fazla olduğu çöllerde gündüzleri hızla ısınan taşlar, geceleri de hızla soğur. Bu olayın defalarca devam etmesi sonucunda taşlar zamanla çatlayarak, parçalanır ve dağılır. Bu nedenle çöl bölgeleri kumullar bakımından oldukça zengindir. Kimyasal Çözülme Yeryüzünde hem sıcaklığın hem de yağışın fazla olduğu bölgelerde, taşların içindeki suda çözünebilen kireç ve tuz gibi mineralleri

Dış Kuvvetler

Resim
Yeryüzünü şekillendiren olayların bir kısmının kaynaklarının yerin içi olduğunu bilmekteyiz. Buna karşın kuvvet kaynaklarını temel olarak güneşten alan ve yerçekiminin etkisi altında faaliyetlerini devam ettiren olaylara dış olaylar, bu olaylara sebep olan dış kuvvete dış kuvvetler adı verilir. Dış olayların topografya üzerindeki etkileri değişik şekillerin meydana gelmesini sağlar. Dış olayların bir kısmı statik olarak etki ederler. Bunlar topografya şekillerini meydana getiren malzemeyi bulundukları yerde ve herhangi bir surette yer değiştirmesine meydan vermeden değişikliğe uğratırlar. Kayaların ısı farkları ve donma, çözülme ile ufalanması, kimyevi terkiplerinin değişikliğe uğraması, elemanları arasındaki bağın çözülmesi ve toprakların meydana gelişi vs. Bu olayların en mühim özelliği, kayaları morfolojik olaylar tarafından kolayca nakledilebilecek hâle getirerek, aşınım için hazırlamalarıdır. Dış olayların ikinci grubunu dinamik olaylar meydana getirir. Dinamik olaylar yerkab

Türkiye'de Ovalar ve Platolar

Resim
Yüzeylerinin düz olması bakımından benzerlik gösteren ovalar ve platolar, Türkiye'deki başlıca yer şekillerindendir. Nüfuslanmadan ulaşıma ve ekonomik faaliyetlere (tarım, hayvancılık gibi) kadar birçok coğrafik unsur bu yer şekilleriyle ilişkilidir. Türkiye'deki Ovalar Çevrelerine göre alçakta kalan, akarsular tarafından derince yarılmamış, hafif dalgalı ve geniş düzlüklerdir. Türkiye'deki ovalar oluşum özelliklerine ve bulundukları yerlere göre başlıca iki gruba ayrılır. Türkiye'deki Kıyı Ovaları Türkiye'deki kıyı ovalarının başlıcaları, akarsuların denize döküldükleri yerlerde, taşınan alüvyonların (kum kil, mil, çakıl gibi malzemeler) akarsu ağzında birikmesiyle oluşmuş delta ovalarıdır. Bu ovaların ortalama yükseltileri 0 - 200 metre arasındadır. Başlıca delta ovalarımız; Çukurova, Silifke, Bafra ve Çarşamba ovalarıdır. Ayrıca Ege Bölümü'ndeki Gediz, Bakırçay, Küçük Menderes ve Büyük Menderes grabenlerinir ağızlarıda da delta ovaları vardır. Tü

Türkiye'de Deprem Kuşakları

Resim
Yeryüzünün aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp -Himalaya kıvrım sisteminin Akdeniz deprem kuşağında yer alan Türkiye'nin yarısına yakını(% 42) birinci derece deprem alanıdır. Bu alanların dağılışı ile kırık hatlarının dağılışı birbirine paralellik gösterir. Türkiye'deki Fay Kuşakları Kuzey Anadolu Fay Kuşağı Yaklaşık 1500 kilometre uzunluğunda olan bu hat, ülkemizin kuzeyinde doğu - batı yönünde bir uzanış gösterir. Saros körfezinden başlayan bu hat, Marmara denizinin kuzeyi, İzmit körfezi, Adapazarı, Düzce, Bolu, Merzifon, Suluova, Erbaa, Niksar, Kelkit vadisi, Erzincan, Erzurum, Varto ve Van üzerinden geçen bir hat şeklinde uzanır. Doğu Anadolu Fay Kuşağı Hatay'dan başlayan bu hat Kahraman Maraş'a kadar süren bir grabeni takip ederek, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bitlis üzerinden geçer ve Bingöl'ün Karlıova ilçesi yakınlarında Kuzey Anadolu fay kuşağıyla birleşir. Batı Anadolu Fay Kuşağı Güney Marmara Bölümü ile Kıyı Ege Bölümü'nü içine alan

Depremler

Resim
Yeryüzünde doğal yollara bağlı olarak oluşan ve kısa süreli ani sarsıntılar şeklinde hissedilen olaylara deprem denir. Depremler oluşumlarına göre üç gruba ayrılır: Volkanik depremler: Etki alanları oldukça sınırlı olan bu depremler faaliyetini devam ettiren volkanların etrafında görülür. Bu depremlerin oluşması volkanik püskürmelere bağlıdır. Çöküntü depremleri: Mağara, tünel ve galeri gibi yer altı boşluklarının tavanlarının çökmesiyle oluşan depremlerdir. Bu tür depremler karstik araziler gibi yer altı boşluklarının yaygın olduğu sahalarda görülür. Bu depremlerin de etki alanları ve enerjileri azdır. Tektonik depremler: Yeryüzüdeki depremlerin tamamına yakını (% 99) bu tür depremlerdir. Yer kabuğu levhalarının hareketi sırasında, Yer'in derinliklerinde oluşan basınçlar ve gerilimler sonucunda oluşan kırık hatları (fay) boyunca görülen depremlerdir. Depremin enerjisinin ortaya çıktığı Yer'in derinliklerindeki merkeze iç merkez (hiposantr); bu merkezin yeryüzüne

Volkanizma

Resim
Yer'in derinliklerindeki kızgın hamur kıvamındaki magmanın yer kabuğu içindeki boşluklara sokulması ya da yeryüzüne çıkması faaliyetlerine volkanizma denir. Bu faaliyerlerden yeryüzü şekillenmesinde daha çok rol oynayan dış volkanizmadır. Bu volkanizma sırasında magma yeryüzüne katı, sıvı, ve gaz olmak üzere çeşitli şekillerde çıkar. Sıvı hâlde akışkan çıkan malzemelere lâv, katı malzemelere ise genelde tüf adı verilir. Gaz hâlinde ise çoğunlukla su buharı çıkar. Bu maddelerin çıktığı sahalarda oluşan koniye benzer dağlara volkan konisi adı verilir. Volkan konilerinin tepesinde bulunan çukurluğa krater adı verilir. Koninin içindeki lavların çıktığı ve magmayla bağlantılı olan bölüm ise baca olarak adlandırılır. Volkan konilerinin şekli lâvların kimyasal özelliğine, akıcılığına ve içindeki gaz miktarına göre değişir. Çok akıcı olan lâvların oluşturduğu volkan konileri kalkan biçiminde, yayvan ve basık volkan konileri (Güneydoğu Anadolu'daki Karacadağ volkanı) oluşurken; la

Epirojenez | Kıta Oluşumu

Yer kabuğunun geniş parçalarının tabakalarının durumu bozulmadan dikey yönde yaylanması olayına epirojenez (kıta oluşumu) ya da epirojenik hareketler denir. Bu hareketler sonucu yaylanarak yükselen ve kara haline gelen sahalara jeoantiklinal , alçalarak deniz çukuru haline gelen sahalara ise jeosenklinal adı verilir. Zaman zaman duraklama ve hızlanma gösteren epirojenez oldukça yavaş gerçekleşir. Örneğin, iskandinav yarımadasının kuzey kıyılarında 100 yıla yakın bir sürede yaklaşık 50 cm'lik bir yükselme olmuştur. Epirojenezin nedenleri; yan basınçlarla yeni bir dağ oluşumu, karaların aşınmalarla hafiflemesi, deniz çukurlarındaki birikmeler, buzullaşma ve buzul erimeleri sonucunda kütlelerin ağırlığındaki değişmeler ve manto üzerindeki kütlelerin izostatik dengesinin bozulmasıdır. Epirojenik hareketler (epirojenez) sonucu, deniz ilerlemesi ( transgresyon ) ve deniz gerilemesi ( regresyon ) olayları oluşur. Bu olaylara bağlı olarak yeryüzünde kara ve deniz dağılışında öne

Orojenez | Dağ Oluşumu

Resim
Levha tektoniği teorisi nde anlatıldığı gibi okyanus tabanındaki tortullar, yerkabuğu levhalarının birbirine doğru yaklaşması sırasında arada kalarak sıkışır. Böylece yan basınçların etkisiyle sıkışan tortul tabakalarda kıvrılmalar ya da kırılmalar oluşur. Bu hareketlere orojenez ya da orojenik (dağ oluşumu) hareketler denir. Kıvrılma Orojenez  sırasında tortul tabakaların esnek olanları kıvrılır. Bu şekilde kıvrım dağları oluşur. Himalayalar, Alpler ve bu dağların ülkemizdeki uzantıları olan Kuzey Anadolu dağları ile Toroslar bu şekilde oluşmuş kıvrım dağlarına en güzel örneklerdir. Orojenez  sırasında yer kabuğunun sıkışan bölümlerinden kubbe şeklinde olanlarına antiklinal adı verilir. Tekne biçiminde çukurlaşan bölümlere ise senklinal adı verilir. Antiklinal ve senklinal tek başına bir yer şekli değildir. Bu oluşumlar yer kabuğu tabakalarının yapı tipleridir. Kırılma Tortul tabakaların sert yapıda olanları orojenez esnasındaki yan basınçlar sırasında kırılır. B

İç Kuvvetler

Resim
Yeryüzünde ana şekiller denince ilk bakışta göze çarpanlar sıradağlar, volkan konileri, kara kütleleri ve deniz çukurları gibi büyük yer şekilleridir. Bu tür şekillerin oluşumu çok uzun bir sürede yer kabuğunda görülen hareketlenmelere bağlıdır. Yer kabuğunun bölümlerinden olan sial, manto katı üzerinde levha adı verilen birçok büyük kütle hâlinde bulunur. Bu kütleler manto katında görülen akıntılara bağlı olarak çok yavaş bir şekilde hareket etmektedir. Bu hareketler bazen yatay olarak, bazen de dikey olarak gerçekleşir. Günümüzden milyonlarca yıl önce birleşik olarak bulunan kıt'alann birbirinden ayrılarak günümüzdeki hâllerini almaları bu şekilde açıklanmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak Alman bilimadamı Alfred Wegener, 17. yy'da kıt'aların kayması teorisini ortaya atan ilk bilimadamıdır. Wegener teorisi olarak da bilinen bu teoriye göre, karalar çoğunluğu Güney Yarım Küre'de olarak bir bütün hâldeydi. Daha sonra ikinci jeolojik zamanın ortalarından itibaren karala

Jeolojik Devirler

Resim
Yer Yuvarlağı'nın oluşumundan günümüze kadar yaklaşık 5 milyar yıl geçtiği tahmin edilmektedir. Bu uzun süreç içinde yeryüzünde meydana gelen dağ oluşumu, kıtaların oluşumu, volkanizma, depremler, canlıların yaratılması, iklim değişmeleri gibi önemli olayların başlangıçları ve bitişlerinden yola çıkılarak, Yer Yuvarlağı'nın geçirdiği uzun süreç, jeolojik devirlere ayrılmıştır. Bu devirler, canlı kalıntılarının (fosil) ve çeşitli radyoaktif maddelerin (uranyum, toryum ve titanyum gibi) yapılarının incelenmesiyle tahminsel olarak oluşturulmuştur. Jeolojik devirler ve bu devirlerde görüldüğü tahmin edilen önemli olaylar aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Jeolojik Devir Süre Meydana Gelen Önemli Olaylar 4. zamanAntropozoik Kuaterner 2 milyon yıl - Bu zamanın başında yaşanan buzul çağında şiddetli soğuma ve buzullaşmanın görülmesi- Deniz seviyesinin gerilemesi - Egeid karasının çökmesiyle Ege denizinin oluşumu - İnsanın yaratılışı, istanbul ve Çanakkale boğazlarının o

Kayaçlar

Resim
Belirli bir kimyasal formülü olan katı ya da sıvı maddelere mineral adı verilir. Bir ya da birden çok katı mineralin doğal bir çimentoyla birleşerek biraraya gelmesiyle taş (kayaç) adı verilen malzemeler oluşur. Yer kabuğunun ana malzemesi olan kayaçların oluşum kökeni magmadır. Fakat kayaçların bir bölümü çeşitli olaylann etkisiyle özellikleri değişerek farklı isimlerle anılır. Kayaçlar oluşumlarında göre üç grupta toplanır: Püskürük Kayaçlar | Magmatik Kayaçlar Yer'in derinliklerindeki kızgın ve hamurumsu kıvamdaki magmanın çeşitli şekillerde soğumasıyla oluşmuş kayaçdır. Minerallerden oluşan ve yığınlar hâlinde bulunan bu kayaçlar oldukça sert ve dayanıklı kütlelerdir. İçlerinde canlı kalıntısı (fosil) pek bulunmaz. Yerin derinliklerindeki magmanın yer kabuğunun arasındaki çatlaklara sokularak buralarda ağır ağır soğumasıyla oluşan kayaçlara iç püskürük kayaçlar (derinlik kayaçları) denir. Genellikle açık renkli olan bu taşlar iri tanelidir Granit ve siyanit en yaygın

Yer Yuvarlağı

Resim
Yer Yuvarlağı Samanyolu galaksisi içinde yer alan Güneş Sistemi'nde bulunur. Güneş'e en yakın üçüncü gezegen olan Yer Yuvarlağı'nın oluşumu Güneş Sistemi'nin oluşumuyla beraberdir. Güneş Sistemi'nin oluşumu ile ilgili günümüze kadar çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Bu teorilerden en önemlisi Kant - Laplace Teorisi 'dir. Bu teoriye göre, Güneş ve etrafındaki gezegenler nebula adı verilen kızgın bir bulut kümesinin dağılmasıyla oluşmuştur. Jeans teorisine göre, ise Güneş'in dış katmanları koparak uzaya yayılmış daha sonra bu parçalar Güneş'in etrafındaki yörüngelerine oturarak gezegenleri ve uyduları oluşturmuştur. Günümüze yakın bir zamanda Edvvin Hubble tarafından ortaya atılan teoriye göre ise başlangıçta tek bir büyük kütle halinde olan galaksilerin gittikçe büyüyerek birbirinden uzaklaştıkları öne sürülmüştür. Bu teori Big Bang Teorisi olarak da bilinir. Bu teoriye göre evren büyük bir patlamayla oluşmuştur. Günümüzde ise Stephen Hawking büyük

Dünya’da Görülen İklim Tipleri

Resim
Dünya'nın hemen her bölgesinin kendine özgü bir iklimi bulunmaktadır. Ancak, benzer iklim kuşaklarına sahip alanlar büyük iklim kuşakları oluştururlar. Yüzlerce km2 lik sahaları etkileyen büyük iklim gruplarına makroklima adı verilmektedir. Bununla birlikte, makroklima alanlarında bazen öyle yerler vardır ki, buralarda görülen iklim özellikleri içinde bulundukları kuşaktan tamamen farklıdır. Makroklimalar içerisinde bölgesel farklılıklar gösteren, özel koşullu küçük iklim alanlarına da mikroklima denilmektedir. İklimler sıcak, ılıman ve soğuk olmak üzere üç guruba ayrılabilir. İklimlerin sınıflandırılmasında sıcaklık, yağış miktarı, yağış rejimi ve yağış - buharlaşma ilişkisi gibi ölçütler kullanılır. Şimdi, yeryüzündeki büyük iklimleri, bu iklimlerin özelliklerini ve bu iklimlere uyum sağlamış bitki örtülerini inceleyelim. Sıcak İklimler Ekvatoral İklim Ekvator çevresinde, 0° - 10° Kuzey ve Güney enlemleri arasında görülür. Ekvatoral iklim, Amazon ve Kongo havzalarının

Yağış Rejimi ve Yeryüzündeki Yağış Dağılışı

Resim
Yağışın yıl içinde günlere, aylara ve mevsimlere dağılışına yağış rejimi denir. Yağış rejimi yağış kadar önemlidir. Çünkü, yazın veya kışın düşen aynı miktardaki yağışın toprağa sağladığı fayda aynı düzeyde değildir. Yeryüzündeki bitki hayatı, akarsulardaki su miktarı, tarım ürünlerinin verimi ile yağış rejimi arasında sıkı bir bağlantı vardır. Yeryüzünde, yağışın bütün bir yıla düzenli olarak dağıldığı bölgelerin yanısıra, yağışın düzensiz dağıldığı iklim bölgeleri de vardır. Örneğin, ekvatoral bölge ile Doğu Karadeniz kıyılarında yağışlar genellikle bütün bir yıla düzenli olarak dağılır. Böyle yerlerin yağış rejimi düzenlidir. Orta Asya ile Akdeniz Bölgesi'nde de yağışlar yılın belirli aylarına toplanır. Böyle yerlerde de yağış rejimi düzensizdir. Genel hava dolaşımı, kara ve deniz dağılışı, yer şekilleri ve yükselti gibi etkenlerden dolayı yeryüzünün her tarafı aynı oranda yağış almaz. Yeryüzünde, aynı miktarda yağış alan noktaların birleştirilmesiyle eş yağış eğrileri (

Yağışların Oluşma Biçimleri

Resim
Yağışların oluşabilmesi için temel koşul soğumadır. Hava kütleleri çeşitli şekillerde yükselerek soğur ve bünyesinde bulunan nemi yağış olarak bırakır. Yağışlar hava katmanlarının yükselme biçimine göre üç grup altında toplanır: Yamaç Yağışları | Orografik Yağışlar Nemli hava kütlelerinin yatay yönde hareket ederken, dağ yamaçlarına çarparak yükselmesi ve soğumasıyla oluşan yağışlardır. Yamaç yağışları, yeryüzünde en çok Güneydoğu Asya'da, orta kuşaktaki karaların batı kıyılarında, Amerika'nın Kayalık dağlarında ve sıcak kuşaktaki karaların doğu kıyılarında görülür. Türkiye'de ise Toroslar'ın güneybatıya, Karadeniz dağları ile Yıldız dağlarının kuzeye bakan yamaçlarında yaygın olarak görülür. Hava kütleleri, yamaç boyunca yükselirken en çok yağışı 500 ile 1000 metre yükseltileri arasına bırakır. Yükselti arttıkça (1000 metreden sonra) mutlak nem azaldığından yağışlarda da azalma görülür. Yükselim Yağışları | Konveksiyonel Yağışlar Güneş'li