Abiyotik Faktörler

İklimsel Abiyotik Faktörler



Sıcaklık, nem, yağış, hava hareketleri iklimin ana ögelerini oluştururlar.

Hemen hemen her gün sözünü ettiğimiz bölgesel anlamdaki geniş kapsamlı iklimin yanında daha yöresel hatta organizmanın boyutundaki iklim koşulları canlının gelişimi için büyük önem taşımaktadır.

Örneğin bir dağın kuzey ve güney yönündeki değişik sıcaklık ve nem gibi iklimsel faktörlere bağlı olarak buralarda bulunan bitki ve hayvan türleri de değişiklik gösterir. Örneğimizdeki boyutu biraz daha küçültürsek, bir kaya kütlesinin güney ve kuzeye bakan yönlerinde bile farklı sıcaklık, nem ve ışık ihtiyacına sahip bitki ve hayvanların yaşadığını görebiliriz.

Bu durumda rahatlıkla, bitki ve dolayısıyla hayvanların yayılışlarında temel belirleyicinin iklim olduğunu söyleyebiliriz.

Abiyotik Faktorler

İklimsel olaylar, yeryüzünü çevreleyen atmosfer tabakasında gerçekleşir. Canlıların yaşamı için gerekli olan havada azot, oksijen, karbondioksit gibi gazların yanında daha az miktarda başka gazlarda bulunur. Ayrıca hava, su buharı, toz, polen ve mikroorganizmaları da değişik zaman ve ortamlarda farklı yoğunlukta içerir. Uygarlığın gelişmesi ile birlikte, son yıllarda birçok kirletici havanın bileşimine katılmıştır. Bu kirleticiler sadece kaynağında değil, salındığı yerden çok uzaklarda da canlı sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadırlar. Azot oksitler, karbondioksit, kükürtdioksit bu kirleticilere örnek olarak verilebilir. Atmosfere salındıktan sonra bu kirleticiler ikincil kirleticiler adı verilen bileşiklere dönüşerek etkilerini daha da arttırmaktadırlar.

Atmosfer tabakasının canlılar için diğer önemi ise güneşten gelen radyasyonun canlılar için olumsuz etkisini engellemesidir. Ancak bu işlevi gören ozon tabakasının çeşitli kirleticiler tarafından inceltildiği hatta delindiği bilinmektedir.

Sıcaklık, atmosferdeki hava hareketleri, iklimsel değişiklikler ve mevsimlerin belirlenmesinde önemli yer tutan bir ekolojik faktördür. Bu nedenle de canlıların dağılışında önemli role sahiptir. Örneğin, sıcak su kaynaklarında yaşayan bazı su yosunu ve kabuklu hayvan türlerinin yüksek dağlardaki soğuk sularda yaşayabilmesi imkansızdır. Ancak canlıların çoğu bu konuda daha geniş ekolojik hoşgörürlük sınırlarına sahiptir. Bitki ve hayvan türlerinin yaşamlarının belli evrelerinde tercih ettikleri sıcaklık dereceleri de farklılıklar gösterebilir.

Sıcaklık, canlıların belli davranışlarını yöneten faktörlerin başında gelir. Kış uykusu, bunun en iyi örneklerinden biridir. Göçmen kuşlarda olduğu gibi sıcaklığın yanında ışık ve su diğer ekolojik faktörlerdeki değişiklikler periyodik göç olayını düzenler. Bitkiler açısından ele aldığımızda; sıcaklığa bağlı olarak aynı bitki kuşağının dağın kuzey yamacında güneyden daha aşağıda yer aldığı görülür.

Nem, karasal canlıların yumurtlama, gelişim hızı, yaşam süresi, davranış ve dağılışlarını doğrudan etkiler.
Örneğin birçok böcek ve mantar türünün yayılışında nemin etkisi insanları da yakından ilgilendiren bir olgudur.
Rüzgar ve atmosferik basınç ise yukarıda sayılanların yanında canlıların yaşamı için ikincil öneme sahip olan iklimsel abiotik faktörlerdir.

İklimsel Olmayan Abiyotik Faktörler



Bu grupta hidrografik ve edafik faktörler yer almaktadır. Ancak toprak ile ilgili konular ilerideki ünitelerde ayrıntılı olarak incelendiği için burada değinilmeyecektir.

Bilindiği gibi, yeryüzünün % 71'ine yakın bölümü su ile kaplanmış durumdadır. Bunun % 98'i sıvı, kalan kısmı ise katı ve gaz halindedir.

Su; atmosfer, karalar ve okyanuslar arasında katı, sıvı ve gaz halinde devamlı dolaşır, bu harekete hidrolojik dolaşım adı verilir.

Sucul ortamdaki canlılar için suyun sıcaklığı, içindeki çözünmüş maddeler, tuzluluk derecesi, durgun ya da akarsu oluşu önem taşır. Yayılış alanları, yukarıda sayılan özelliklerine göre belirlenir. Ayrıca suda derinliğe bağlı olarak değişen basınç da sucul organizmalar için önemlidir. Bütün bu özelliklere uyum sağlamak üzere canlılar çeşitli fizyolojik, morfolojik ve davranışa bağlı mekanizmalar geliştirmişlerdir.

İnsan faaliyetlerine bağlı olarak suyun yapısında meydana gelen değişiklikler canlıların yaşamlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Büyük deniz kazalarından sonra yayılan petrol ya da çeşitli endüstriyel ve evsel atıkların doğrudan suya verilmesi onun kimyasal bileşimini bozmakta, o çevredeki canlı türlerinin yok olması veya göç etmesine neden olmaktadır. Ayrıca yine endüstriyel faaliyetler sonucunda soğutma amaçlı kullanılan suyun sıcaklığının değişmesi bile içindeki canlılar için yaşanılmaz hale gelmesine yol açmaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Coğrafya Dersleri Kazanımları Listesi

Coğrafi Konumun Türkiye Ekonomisine Etkileri

2014 TÜİK Tarım ve Hayvancılık Verileri