Deniz ve Kıyı Ekosistemleri

Türkiye, kıyıları adalar dışında 8.333 km uzunluğunda olan ve her biri farklı ekolojik özelliklere sahip Karadeniz, Akdeniz, Marmara ve Ege denizleri ile çevrilidir. Marmara Denizi bir iç deniz özelliğindedir; Karadeniz’deki kıyı uzunluğu 1.700 km, Ege Denizi’ndeki, adalar dışında, 2.805 km, Akdeniz kıyıları ise 1.577 km’dir.

Deniz ve Kıyı Ekosistemleri

Karadeniz, dünyanın okyanuslardan en fazla yalıtılmış ve en geniş anoksik denizi özelliğindedir. Günümüzde Karadeniz, yaşam ortamı kaybı, aşırı avlanma, deniz taşımacılığı ve karasal kaynakların neden olduğu kirlilik, yabancı türler ve ötrofikasyon tehdidi altındadır. Karadeniz insanının yaşamı önemli ölçüde balıkçılığa bağlıdır. Aşırı avlanma, kalkan, hamsi, uskumru, tonbalığı, kılıçbalığı gibi ticari balık türü stoklarının azalmasına ve mersinbalığı gibi türlerin neslinin tükenme noktasına gelmesine neden olmuştur. Ticari olarak önemli 26 türden yalnız altısının kaldığı söylenebilir.

Hamsi, uskumru, palamut gibi pelajik balık türlerinin yumurta ve larvalarıyla beslenen ve Kuzey Amerika’nın Atlas Okyanusu kıyılarından balast sularıyla gelen yabancı bir tür olan Mnemiopsis leidyi Karadeniz’in önemli sorunlarından yalnızca biridir. Bu türün ticari değeri büyük başka türlerin yok olmasına yol açması, balıkçıların gelir ve yaşam standartlarını etkilemektedir. PCB ve DDT türü kirleticiler liman alanlarında aşırı yoğunluktadır. Öte yandan, deniz memelileri Karadeniz’in kirliliği ve rasgele avlanma yüzünden tehdit altındadır. Soyu tükenmekte olan Akdeniz foku, genetik yalıtılmışlık ve yaşam ortamının tahribi sonucunda Karadeniz’de neredeyse yok olmuştur.

Kara kökenli kirleticiler çoğunlukla Tuna Irmağı havzasından kaynaklanmakta, ötrofikasyona ve mevsimsel oksijen eksikliğine neden olmaktadır. Örneğin, her yıl % 48’i Tuna Irmağı tarafından taşman 111.000 ton yağ ve bileşikleri Karadeniz’e akmaktadır. Yılda 50.000 geminin girdiği Karadeniz, atık su ve petrol sızıntısı gibi kirleticilerle dolmaktadır.

İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi, biyolojik, coğrafi, meteorolojik ve hidrolojik özellikleriyle, Akdeniz ile Karadeniz arasında özel bir ekosistem oluşturur. Bu ekosistemin korunması, Akdeniz ve Karadeniz’in korunması için yaşamsal öneme sahiptir. Deniz taşımacılığı kazaları, kirlilik ve yabancı türler bu önemli deniz ekosistemine yönelik en büyük tehditlerdir (Öztürk ve Öztürk, 1996).

Dünyanın en fazla trafiğe sahip su yolu olan Türk Boğazlarındaki kazaların önemli bir bölümü gemi ve tankerlerin, zayıf görüş ve güçlü akıntılardan kaynaklanan seyir hatalarının sonucudur. Örneğin, 1999 yılında bu boğazlardan geçen 50.000 gemiden 6.000’i petrol tankeridir. Sürekli artan bu trafik nedeniyle, kaza ve çevresel risk tehlikesi artmaktadır. Ayrıca, daha fazla yabancı türün tanker balast sularıyla Karadeniz’e taşınması söz konusu olabilir (Öztürk, Öztürk ve Algan, 2001). 1994’ten bu yana Boğazlar’da insan ve çevre güvenliği bir yönetmelikle sağlanmakta ve gemilerin transit geçişi sırasında çevre kirlenmesini önleyecek uluslararası kurallar titizlikle uygulanmaktadır. Denizcilik Müsteşarlığı tarafından yürütülen ve 2002 sonuna değin tamamlanması beklenen Türk Boğazları Deniz Trafik Yönetimi ve Bilgi Sistemi Projesi Boğazlar’m güvenliğini sağlamada önemli bir adım olacaktır.

Ege Denizi Akdeniz’in bir parçasıdır ve birçok ada, adacık ve kayalıklarıyla, ekosistem çeşitliliği açısından kritik bir konumdadır. Ege Denizi soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Akdeniz foku (Monachus monachus) için son derece önemlidir. Anadolu-Avrupa geçiş bölgesinde bulunması nedeniyle, Ege Denizi hem Avrupa hem de Anadolu’nun biyolojik çeşitliliğinin korunması açısından büyük önem taşır. Ege Denizi ve adaları, ekosistemin sürdürülebilirliğinde önemli rolü olan birçok mikro yaşam ortamını barındırır (Posidonia oceanicave Cystoseira türleri). Ege Denizi’nin bitki ve hayvan varlığı petrol sızıntıları, yabancı türlerin yayılması, aşırı avlanma ve yaşam ortamı yok olması tehditleriyle karşı karşıyadır. Ege Denizi’ne kıyısı olan yerleşimlerin yeterli altyapısı yoktur ve hem kent hem de sanayi kökenli atıklar Ege ekosistemi için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Öte yandan, Ege ve Akdeniz, Karadeniz’le olan bağlantısı nedeniyle petrol tankeri trafiğinin bir parçasıdır ve ciddi bir biçimde tanker kazalarının tehdidi altındadır. Ege Denizi yaşam ortamları ayrıca, adalardaki yeni yerleşimler, kıyılarda ekosisteme duyarlılık göstermeyen turizm yatırımları, liman inşaatları ve yol yapımları nedeniyle de tahrip olmaktadır (Öztürk ve Öztürk, 2000).

Türkiye kıyıları boyunca, çok farklı jeolojik yapılara sahip olan ve birçok balık türü ile başka deniz canlılarını barındıran 30-35 bin deniz mağarası bulunduğu tahmin edilmektedir. Bazıları Akdeniz fokunun yaşama alanı olan bu mağaralar birçok balık türünün de barınağıdır. Bunlardan yalnızca 1.100’ü incelenmiş, haritası çıkarılmış ve bozulmakta oldukları görülmüştür. Türkiye’deki mağaraların ve buralarda yaşayan organizmaların korunması için hem yasal düzenlemeler yapılmalı hem de “koruma ve kullanım modelleri” belirlenmelidir. (Çevre Bakanlığı, 2001).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Coğrafya Dersleri Kazanımları Listesi

Coğrafi Konumun Türkiye Ekonomisine Etkileri

2014 TÜİK Tarım ve Hayvancılık Verileri